Bir yılın daha sonuna geldik. Artık yavaş yavaş takvim'deki bir günden ibaret olamsı gereken (en azından lafta Müslüman olan bizler açısından) yılbaşı kutlamaları için istikrarlı ve azimli bir hazırlık başladı başlayacak. Salak şapkalar giyip, bize ait olmayan aptal gelenekleri uyguluyan kafası karışık, aklı bulanık bir sürü tipte, yılbaşı geldi mutlaka eğlenmem lazım diye atacak kendini sokakalara, alışveriş merkezlerini doldurup kırmızı donlar alacak, içip içip kafayı bulacaklar, bu halde araba kullanmak meziyetmiş gibi ben sarhoş değilim diyerek direksiyon başına geçip kaza yapacak, yalnız kendi geberse iyi, en azından ne doğulu, ne batılı olamamış, alkollü araba kullanılmayacağını öğrenememiş kendini eğitimli, donanımlı sanan bir saf salak gitti diyeceğiz ama yanlarında suçsuz ve günahsız vatandaşlarıda götürüyorlar maalesef.
İnsanı yılbaşlarında en çok ayar eden şey ise Noel Baba denilen tipler. Kırmızı şapkası, koca göbeği, kırmızı kıyafeti, takma olduğu metrelerce uzaktan belli olan sakal ve bıyığı ile sanki bizim Nasrettin Hocamız gibi, ama aslında öylemi , tabiiki değil. Çocuklarımız Noel Baba'yı bildikleri halde Nasrettin Hoca'dan bi haber yaşar. Gerisini düşünün artık.
Yılbaşı nedir? Engin Ardıç köşe yazısında biz batı özentisi içinde yaşayan aptallara güzelce bir tarif etmiş bu yılbaşı dedikleri gün neymiş. Merak edenlerin mutlaka okumasını isterim.
Sözün özü Müslümanların kutsal günlerine saldırıp hakaretler eden batılı, uygar, medeni aydın, ileri görüşlü kanat önderlerimiz v.b. nedense yılbaşının tamamen dini bir ritüel olduğunu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder